Perakende de “Gülümseme” nasıl sağlanır?


Gülümseme perakendenin anahtarıdır. Çinliler “Gülümsemeyi bilmeyen dükkan açmasın” derler. Bir hikayede de gülümsemenin önemi söyle anlatılır;

“Gülmekten nasibini almamış ve mesleğinin ustası olmayan asabi bir bakkal, en iyi ballarını camekânına sıralar komşusundan üstün görünmek istermiş. Fakat komşusu aksine güler yüzlü mü güler yüzlü bir adammış. Bu güler yüzlü adam, asık suratlı adamın dükkânına gidenleri geri çevirmezmiş. Dükkâna girip de nefis ve ucuz ballara bakan müşteriler dükkân sahibinin ilgisizliğinden dolayı, güler yüzlü adamın dükkânına gelirlermiş. Asık suratlı adam, en ucuz ve en iyi balların kendisinde olmasına rağmen bir şişe bal bile satamazmış. Bir gün bunun sebebini araştırmaya karar vermiş ve âlimlerden birine gitmiş. Durumu anlatmış ve demiş ki, “Bunun hikmeti nedir?”  Âlim de, “Evlat sen dükkânda bal satıyorsun ama yüzün sirke satıyor, müşteri sana elbette gelmez.” demiş.”

Peki işimiz için bu kadar önemli olan gülümse çalışanlarımız da var mı? Maalesef yok diyenleri duyabiliyorum.  Peki bu nasıl sağlanır?

Öncelikle kuşağı tanımak, rol model olmak ve bu davranışı huy kalıbı, kurum kültürü haline getirmek için sabırlı bir çalışma gerekir.

Öncelik tabi ki personel seçimine dikkat etmek ile başlasa bile bunun kişilerin davranışlarında yer alması ailelerinden veya arkadaşlarından bunu sürekli görüyor olmasının etkisi büyüktür. Eğer kişinin ailesi sabahları günaydın deyip, gülümseyerek işe göndermiyorsa kişinin böyle davranmaya meyilli olmasını bekleyemeyiz.

Bu sadece para ile de sağlanmaz. İş hayatı çoğu kişinin çalışarak sorunlarını unuttuğu bir yerdir de aslında. Bu nedenle ” iş yeri ortamı kişiye ne yapması gerektiğini söyler ” iş yoksa şirketi kötüleme, kötü davranışlar ve müşteriye kötü muamele varsa kişinin özel yaşamındaki mutsuzluğu iş ortamında devam eder. Oysa mutlu bir iş ortamı onun rahatlamasını ve orada tabiri caiz ise nefes almasını sağlar.

İnsan etkileşen bir varlıktır. Çevresinden etkilenir. Bu etkilenme uzun sürerse bu onun davranışlarına yansır ve huy halini alır.

Bu nedenle çalışanlarımıza “Gülümseme” konusunda sabırla ROL MODEL olmamız ve bunu eğitimler ile pekiştirmemiz gerekir.

Gülümse ile ilgili yaptığım bir araştırma esnasında çalışanlarını çok beğendiğim bir fast food firmasında çalışan ve bize iş başvurusunda bulunan bir adaya yönelttiğim sorularda, işe girişinden aldığı eğitimlere kadar aynı sistemleri gördüğüm kadarı ile tüm şirketler uyguluyordu. Ama adayın bir sözü bana bu işin o şirkette nasıl başarıldığını gösterdi.  

“ HERKES ÖYLE DAVRANIYORDU BENDE ÖYLE DAVRANMAK ZORUNDA KALDIM.”

Evet formül bu, önceliğiniz üst yönetimden başlayarak, Genel Müdür, Satış Müdürü, Mağaza Müdürünün rol model olmasını sağlamak, eğitim ve diğer etkinlikler ile bu davranışın kurum kültürü halile gelmesi ve yeni işe aldığını kişilerinde buna uygun davranmak zorunda kalması ile bu davranışı sürekli kılabiliriz.

Yapılabilecek diğer şeyler,

     1. İşe giriş evraklarında fotoğrafa “ gülümseyen” fotoğraf ibaresi konulması.
İnsanlar genellikle ilk söylenen ve istenen şeyleri hafızalarında daha fazla tutarlar. Bu nedenle işe ilk girişte biz “gülümsemeye” önem veriyoruz mesajı verilecektir.

     2. Mağaza yemekhanelerine gülümseyen bir personelini fotoğrafını koymak
 Mağaza içine konulacak sıcak, aktif, canlı, Temiz kıyafetli personel resimleri personellerden beklentilerimizi sürekli aklılarında tutacaktır. Oradaki personel gibi olmaya özendirecektir.

    3. Mağaza kasalarına, Mağaza Bilgisayarlarına ve Personel panolarına gülümse ilgili kısa mesajlar, sözler gönderilmesi

    4. Sadece kasa elemanlarının görecekleri yerlere ufak stickerler yapıştırılması

    5. Mağaza Müdürünün tüm personeline mutlaka şartlar ne olursa olsun günaydın demesi ve gülümsemesi. Gün nasıl başlarsa öyle biter.
Mağaza müdürlerine bu konunun öneminin belirtilmesi ve bu konuda eğitilmesi

    6. Mağazalar müşteriye açılmadan önce mağaza içinde pop müzik çalınması.

    7.  Mağaza personel girişlerine günaydın hoş geldiniz yazısı asmak. Gülümseyen bir personel resmi ile birlikte.

Gülümseme bulaşıcıdır. Siz bulaştırın göreceksiniz her şey değişecektir… 



GEZİ’den Perakende Sektörü gerekli mesajı aldı mı?


Gezi Parkı olaylarının siyasi yönüne değinmeyeceğim. Çünkü şu an o herkesi aşan bir durumda ve tabiri caiz ise ağzı olan herkes bu konuda konuşuyor. Ben bu olayları başlatan kuşaktan ve perakendenin alması gerekli mesajdan bahsedeceğim.

Kuşak farklılıklarının ayrıştırıldığı baby boomers, X, Y ve Z kuşakları diye sınıflandırıldığını artık bilmeyen kalmadı. Gezi bu kuşakları davranışlarını, alışkanlıklarını ve hareket tarzlarını bilmek şirketlerin geleceklerini planlamada önemli bir unsur olduğunun farkına varmamızı sağladı.

Çok kısa bu kuşakların özelliklerine değinecek olur isek ;

BABY BOOMERS Kuşağı (1946-1964): II. bebek patlaması yaşandı. Yokluk dönemlerinin kuşağı’da denilebilir. İdealisttiler. Hiyerarşiye saygılılar, sadakat onlar için önemli, toplumsal olaylara duyarlılar. Kişiliklerine aileleri model oldu. İsteklerini elde edip mutlu oldular. Bazısı teknolojiye yakın bazısı hala uzak, yeni dünyaya adapte olmakta zorlanıyorlar.

X Kuşağı (1965-1979) Sadakatleri duruma göre değişiyor. Bilgiye saygılılar. Kişiliklerini eğitimleri şekillendirdi. Kanaatkarlar. Teknolojiyi kerhen kullanıyorlar, geçmiş ve gelecek arasında köprü oldular.

Y Kuşağı (1980-2000): Onlar genç, akıllı, özgürlüklerine düşkün ve teknoloji tutkunu. Günlerinin yaklaşık 15 saati medya ve iletişim teknolojileri ile etkileşim halinde geçiyor. Hayatlarını rahat yaşamak onlar için çok önemli. İstekleri çok, kolay tatmin olmuyorlar, otorite istemiyorlar, çabuk vazgeçiyorlar. Flip-flop’lar, iPod, tatoo ve kapri pantolonlar tarzlarının bir parçası. Çalışmayı seviyorlar ama hayatlarının sadece iş olmasını istemiyorlar. Otoriteye meydan okuyan, önce ailelerini sonra da patronlarını sorgulamaktan çekinmeyen ve kısa zamanlamalarda iyi iş çıkarmaya odaklı bir kuşak. İş hayatında son derece seçici, diğerlerinden hızlı çalışıp başarısını çabuk kanıtlama çabasında.

Z Kuşağı ( 2000- ): Y’lerden farklı olarak yeryüzüne gelmiş en bağlantılı kuşak. Onlarla iletişim kurmak neredeyse imkansız olacak, ancak bir yolunu bulmamız gerek.

Çünkü artık bu kuşaklar ( Y ve Z )sizin öncelikli çalışanlarınız ve müşterileriniz.

Mutlaka onlarla iletişim kurmamız gerekiyor bunun yolu da gerçekleri söylemek, net olmak ve dillerinden konuşmaktan geçiyor.

ÇALIŞANLARINIZ

Y kuşağı gençlerinin iş hayatına bakış açıları şöyle:
• Günümüzün gözde sektörleri bilişim ve finansı tercih ediyorlar. Bu nedenle perakendeyi onlara sevdirmemiz gerekir.
• Rahat koşullarda çalışabilecekleri, hatta part time işler tercihleri. Onları bu işler ile alıştırıp perakende de tutmamız gerekmektedir. Yoksa ileride yetişmiş eleman bulmakta sektör olarak zorlanabiliriz.
• İnternet bir numaralı iletişim alanları, tüm işlerini bu yolla yapmayı tercih ediyorlar (motosikletini satma, iş bulma ve hatta sevgili bulma), böylelikle hem zaman hem de para kazanıyorlar. Sektör olarak internete daha çok girmeliyiz.
• Yaşanan krizler onları korkutmuyor, bir şekilde zekaları sayesinde sıyrılabileceklerini düşünüyorlar.
• Kendi işlerini kurmak en büyük hayalleri. Sadece doğru zamanı ve fikri bulmaları gerektiği görüşündeler.
Şu anki personel kayıplarımızda X Kuşağı Yöneticiler ile ve Y kuşağı çalışanlarının çatışmaları çok etkili.
X Yönetici kesin itaat bekler iken ( Çünkü o büyüklerine öyle davrandı ) Y kuşağı motivasyon bekliyor ve yapılacak işin neden yapılması gerektiğinin kendisine anlatılmasını ve yaptığı zaman ne ödül alacağını bilmek istiyor. ( Çünkü küçükken oğlum ağzını aç yemeğini yersen sana şunu alacağım veya şuraya götüreceğim diye büyümüş ) Bunlar bizim çocuklarımız bu nedenle onları yönetirken Motive ederek, Fikirlerini alıp, iş verdiğimizde kafasında soru işaretleri bırakmayacak kadar açıklamalıyız.
Diyelim ki yapmadık ne olur. İncir çekirdeğini doldurmayacak bir tartışmada çeker gider. Çünkü bu neslin kimseye eyvallahı yok.

MÜŞTERİLERİNİZ

Bu kuşakların şirketler için diğer önemi ise şu anki ve 5 seneye kadar müşterilerinin çoğunu oluşturacak olmasıdır. Bu yüzden perakendeciler çalışma şekillerini gözden geçirmelidirler.
Artık ileride sadık müşteri (baby boomers ve X Kuşakları ) diye bir şey kalmayacak. Çünkü Y kuşağı İstekleri çok, kolay tatmin olmayan ve çabuk vazgeçen bir yapıya sahip. Bu yüzden perakendeciler müşterilerini sürekli elde tutmak için çaba göstereceklerdir.
Y ve Z kuşaklarının en büyük özelliklerinden biriside aileleri tarafından çok sevilmeleri ve aileri onların arkalarında olmalarıdır. Yani alışverişte bile onları etkileyebilmeleridir. Biz X Kuşakları kısıtlı imkanlar ile büyüdüğümüzden tercih etme, satınalma gibi yetkinliklerimiz ve büyüklerimizi ikna etme kabiliyetlerimiz çok gelişmedi. Bazılarımız çaba gösterse bile hep onların sıkıntılı günlerinin hikâyeleri ile bastırıldık.
Bu kuşaklar teknolojiyi çok iyi kullandıklarından perakendenin teknolojinin içinde onların isteklerine karşılık vermeleri gerekmektedir.

Evet geleceğimiz şekillendirmek için bu kuşakların farkına varmamız gerekmektedir. Gezi Parkı olaylarından Perakendeci bu mesajı almalıdır.

Sizin farkınızdayız



DAĞCILIK DİSİPLİNİ VE KARİYER



Dağcılık yükseklere yürüme, tırmanma zirveye çıkma sporudur. Heyecanı ve tehlikeleri yapanlarda adrenalinin yükselmesine sebep olur. Dağcılık sporu amacı ve disiplini itibariyle Kariyer yapma ile çok benzeşir.

o    Tırmanışa geçecek kişi ulaşmak istediği zirveyi gözüne kestirir ve o zirveye ulaşmak için hazırlıklar ve planlar yapar. İş hayatında ise kişi ulaşmak istediği hedefi belirler ve o hedefe ulaşmak için gerekli olan hazırlıkları yapar.(Eğitim, Yabancı dil, Mesleki kurslar ve Yetkinlikler)

o    Dağcılar iyi hesap yapabilen kişilerdir. Ekipmanlarını seçerken, lojistik hazırlıklarını yaparken rota veya mevsim seçerken vb. Kariyer yapmak isteyen kişilerde hazırlıklarında ve seçimlerinde iyi hesaplar yapmalıdırlar.

o    Dağ yürüyüşlerinde özenli ve dikkatli adımlar atılır. Dengeli, kararlı ve kısa adımlar ile bedeninizi yormamış olursunuz. Kariyer basamaklarını çıkarken ise aynı şekilde atacağınız her adım ve alacağınız karar sizin kariyer hayatınızın yönünü değiştirir. Bazen ilk başta sevmediğiniz bir iş ile başlar iseniz o iş üstünüze yapışır. Sonraki kariyer arayışlarınızda o iş size hep engel olur. Çoğu gencin yönetici asistanı olarak başlayıp, kariyerinin hep yönetici asistanı olarak devam etmesi, Hedefi İnsan Kaynakları olduğu halde Pazarlama da başlaması gibi.

o    Sürekli yolun sonunu ve zirveyi düşünmeyin, tırmanış yapmaya devam edin. Çünkü önemli olan tırmanıştan zevk almaktır. Sürekli hedefi düşünmek sizin o an yapmakta olduğunuz işi iyi yapmamanıza sebep olur. Bu nedenle o an yaptığınız işe konsantre olun. İyi ve kaliteli yapınca mutlaka bir üst kariyer basamağına aday olursunuz.

o    Dağcılık yapılma yeri olarak açık hava ve geniş bir alan olduğu, ufuk çizgisi, gökyüzü görülebildiğinden geniş bir görüş açısı sağlar. Kariyer ‘de de hedefe ulaşmak geniş bir görüş’e ihtiyaç vardır.

o    Kış mevsiminde tırmanıyor iseniz, yerlerde kar varsa, kaya yanlarından geçin. Kar yumuşaktır. Gizli çukurlar olabilir. İş yaşamında güvenli olmayan çalışma şartları, başarılı olmanızı istemeyenler olabilir. Yanınızda mutlaka şirkette sözü geçen, güvenli, tecrübeli bir rehberiniz olsun. Sizi tehlikelere karşı uyarsın

o    Yürüyüş esnasında sakın size öncülük eden rehberi geçmeyin, bu hareket rehberin dikkatini dağıtır ve sinirini bozar.

o    Kayalık veya kar olan bölgeden geçerken sessiz olun, bağırmak veya yüksek sesle konuşmak çığa veya heyelana sebep olabilir. Sadece işinize odaklanın, iş dışında şirket ve kişiler hakkında konuşmak hoş karşılanmaz ve kariyerinizi etkiler.

o    Dağcılık bir ekip işidir. Ekip düzenini bozmayınız. Kariyer yapma’da kişi tek başına görünse de aslında onu bir üst basamağa çıkaran ekibidir.

o    “Bilinen yol en kestirme yoldur.” Gerçeği hiç unutulmamalı. Kestirme diye bilinmeyen yollardan gidilmemeli. Kariyer tırmanışlarında sektör değiştirip, daha hızlı kariyer yapabilirim diye düşünmeyin. Bildiğiniz sektörde kariyer yapmaya devam ediniz.

o    Yürüyüş esnasında yola dikkat edilmeli doğru rotada olup olunmadığı kontrol edilmelidir. Kariyer basamaklarını çıkarken yapılan işlere dikkat edilmeli, yapılan işlerin sizi farklı bir hedefe götürmesine izin vermeyin. Her işi yaparım dediğinizde ummadığınız ve istemediğiniz bir kariyer teklifi ile karşı karşıya kalabilirsiniz.

o    Yürüyüşünüz ile ilgili her yere işaretler ve bilgiler bırakın. Destek istediğinizde insanlar sizi kolay bulabilsin. Büyük hedefinizi değil, hep bir sonraki hedefinizi mutlaka yöneticiniz ile İnsan Kaynakları ile paylaşın. O pozisyon boşaldığında sizin aday olduğunuzu bilsinler ve size destek versinler.

o    Belli bir süre sonra mola verin, Mola’da dinlenin ve değerlendirme yapın. Bu mola uzun sürmesin, vücudun soğumasına izin vermeyin. Uzun süre aynı kariyer basamağında iseniz, değerlendirme yapma zamanınız geldi demektir. O şirket ile hedefinize ulaşamayacağınızı düşünüyorsanız, yeni bir yol arayın. Ama bu uzun sürmesin. Hedefe ulaşma şevkinizi kaybetmeyin.

Bu benzeşen yönleri ile kariyer yapmakta bir spordur diyebiliriz. O yüzden  mutlaka disiplinli çalışma gerektirir.