( İŞ BULMA ) BALIK TUTMA ÖĞRETİSİ...


Merhaba iş hayatına yeni başlayacak veya iş hayatında yeni kariyer arayışında bulunacaklara iş arama ve balık tutma arasındaki benzerlikleri göstererek yardımcı olmaya çalışacağım.

Balık tutmak ve iş aramanın en büyük benzerliği sabır, soğukkanlılık ve hızlı refleks istemesidir.
·         Öncelikle nasıl bir balık ( iş ) istediğinize karar verin. Deniz, ırmak, göl balığımı yani sevdiğiniz sektörü seçin.
·         Kendinize sizin gibi, balık ( İş ) tutmaya çalışan arkadaşlar edinin. Bu süreçte psikolojik olarak destek olacaklardır.
·         Balık ( ) tutabileceğiniz yerlere ( Size uygun ilan veren şirketler, Kariyer siteleri vb.. ) hatta, ( İlan vermeyen şirketler - Pozisyonları dolu) kara parçasına bile oltalar (CV) atın. Bugünün kara parçası, yarın balık dolu deniz olabilir.
·         Martıları ( Headhunter ) izleyin. Onlar balığın çok olduğu yerde avlanırlar. Bulabiliyorsanız Headhunter ( Beyin Avcısı ) şirketlere cv gönderin.
·         Tutacağınız balığın ( İş ) bulunduğu yere göre kurşun mu ? Mantar mı ? Takacağınıza karar verin. Ön yazı önemlidir. Mutlaka CV'nize ön yazı ekleyiniz. Ön yazı işin durumuna göre kısa ve öz olmalı. Pozisyonda ki beklentilerine göre cümleler belirlenmelidir.
·         Ne kadar çok yere olta atarsanız ( CV ) o kadar şansınız artar.
·         Şeffaf misina kullanın. CV’niz net anlaşılır olsun. Misinanın kalınlığını tutacağınız balığın büyüklüğüne göre belirleyin. CV içeriği pozisyonun beklentilerine göre belirleyin. Gerekirse rakamsal veriler, Bitirilen projelerin detayları olsun.
·         Oltanızdaki (CV) yemi her suya göre ( Sektör ), Balığa ( Pozisyona ) göre değiştirin. Çünkü firmalar verdiği ilanda ki yetkinliklere göre eleman ararlar. CV'nizde o yetkinliklerinizi ön plana çıkarın.
·         Misinanızı arada sırada çekin, aynı yerde kalmasın. Yani CV'nizi belirli periyotlarda güncelleyin. Güncel CV'ler ilgi çeker.
·         Balık tutma işiniz bittiğinde elinizde yem kalmış ise onları avlandığınız yere atarak yemleyin. Daha sonra yeniden balık tutmaya ihtiyacınız olabilir. Yeniden iş arama ihtiyacınız veya kariyer yapma ihtiyanız olabilir. Bu nedenle iş arama network'unuz açık kalsın.
·         Oltayı attınız ama taşa takıldı, çekmekte zorlanıyorsanız kısa çekip bırakmalarla kurtarabilirsiniz. Başvurunuz firma tarafından alındı ama değerlendirme süreci uzadı ise mutlaka karşı tarafı telefonla veya e-maille kendinizi hatırlatınız ( Özel günü kutlama, CV güncelleme, görüşmedeki ilgiden dolayı teşekkür vb..) ama abartı'ya kaçmayınız, gerip koparmayınız.
·         Balık tutarken olta takılı kaldı veya balığı kaçırdınız. Üzülmeyiniz ve yaptığınız hataları gözden geçirip, yeniden zaman kollayınız. CV'niz değerlendirme aşamasında veya görüşmeden sonra olumsuz oldu ise. Hatalarınızı gözden geçiriniz ve ilgili kişilere mutlaka teşekkür yazısı gönderiniz. Çünkü daha sonra sizin veya onların yeniden ihtiyacı olabilir.
·         Balık tutma niyetinizi tüm arkadaşlarınız bilsin. Bir gün size bilmediğiniz bir yerdebalık akını olduğunda haber verebililirler. Network'ünüzü sağlam tutun.
·         Diyelim ki bir iki ufak balık tuttunuz ama büyük bir balık tutmak istiyorsunuz. Mutlaka su dolu leğeniniz olsun balıkları öldürmeyin. Akşama eve ufakta olsa taze balık götürmekte fayda var. Olumlu bir iş görüşmesi oldu ise ve diğer büyük işlerden haber bekliyorsanız. Diğer olumlu görüşmeleri hemen geri çevirmeyin. Değerlendirmek için süre isteyin.
Unutmayın ki; Balık tutmak zor iştir. Tekniği olduğu kadar şans faktörüde önemlidir.
Moral, motivasyon, sabır, hatalardan ders alma bu işin püf noktalarıdır. 
"Siz balık tutmaya karar verin. Mutlaka ufak veya büyük bir balık tutarsınız"
Rastgele...
Ahmet KİK









ŞİRKET BİRLEŞMELERİ VE İNSAN



Rekabetin çok yoğun olduğu günümüzde, şirketler Pazar paylarını artırmak, daha hızlı büyütmek  ve rekabette önde veya ayakta kalabilmek, verimliliklerini artırmak, sabit giderlerini azaltmak için zaman zaman başka şirketleri satın almaktadırlar.

Bu satın almalarda tabiri caizse her birinin farklı farklı yoğurt yeme şekilleri vardır. Hatta bu işi ikinci kere yapanların ilk’inden ağızları yandığından ikincisini üfleyerek yediklerine şahit olmuşuzdur.

Şirket birleşmelerinde İnsan faktörü çok önemlidir. Çünkü tam bir birleşme uygun zaman, uygun şartlar, uygun psikolojik yapı, uygun süreç ve uygun bir Proje Yönetimi ile olmalıdır.

Günümüzde ilk yapılan üstüne çökme metodudur. Bir anda tüm şirketin tüm noktalarına kendi adamlarını koyarak hakim olma ve hemen tabelaların değişmesini sağlama.

Şirketler, Şirket demirbaşları, şirket ürünleri kolaylıkla diğer şirketin aktiflerine geçebilir. Çünkü duyguları, geçmiş alışkanlıkları, kültürleri ve tepkileri yoktur. Oysa insan ?

Genellikle satın alan şirket çalışanlarının kendilerini guru gördükleri ve satın alınan şirket çalışanlarının ise kendilerini Küçük Emrah modun da  gördükleri ve birleşmeye isyan durumundadırlar.

Satın alan şirket aslında bünyesine yeni bir hücre eklemektedir. Bu hücrenin sağlıklı olması, iyi huylu olması, virüs barındırmaması gerekmektedir. Aksi halde kendi sağlıklı bünyesini de bozabilir.

Birleşmelerde ;

Her iki şirketinde yapıları çok iyi incelenmeli ( Satış, Satınalma, İnsan Kaynakları vb.. ) güçlü ve zayıf yanları tespit edilmeli ve bu iki şirketinde birleşmeden önce güçlü ve zayıf yanları senkronize edilmelidir.

Bunu bir proje haline getirmeli ve mutlaka başına bu işi daha önce başarı ile yapmış bir proje yöneticisi konulmalıdır.

Her süreçte İnsan katkısı sağlanmalı, her iki tarafın personeline de birleşmenin nasıl bir süreçte yapılacağı ve konun önemi net olarak anlatılmalı. Birlik mesajları samimi bir dille söylenmeli.   

Çalışanların kaynaşmaları için ortamlar ( Ortak eğitimler vb.. ) oluşturulmalı. Hatta var ise Şirket dergisinde bunlar paylaşılmalı. Satın alınan şirkete karşı misafirperver yaklaşım içinde olunmalıdır.

Satın alınan şirket çalışanlarına bir oryantasyon süreci yapılmalı, yeni şirketleri tanıtılmalı ve bu şirketin kurum kültürüne yavaş yavaş adapte edilmelidir.

Bir yıl sonra bu adaptasyon mutlaka Personel Memnuniyet anketi  ile ölçülmelidir.

Sözümü John Fowles’in bir sözü ile bitiriyorum.

"Varsayımsal mükemmel  evlilik’in ölçütleri tutku ve uyumdur. Ne var ki tutku ile uyum bağdaşmazlar. Bir evlilik tutkuyla başlayıp uyumla sona erebilir; ama aynı zamanda hem tutkulu hem de uyumlu olmaz."

Ahmet KİK