PERAKENDE DE TARAFTAR PERSONEL YARATMA -1 (Mağazalar Performans Ligi)


Taraftar dediğimizde, "Sporda belirli bir amaç için bir araya gelmiş ve bir takım oluşturmuş renkleri, bayrağı olan bir grubu amaçlarını gerçekleştirmek istedikleri her koşulda destekleyen onların yanında olan ve bir menfaat beklemeden bunu yapan, sadece onların başarısından mutlu olan ve övünen kişidir." diyebiliriz.
Daha önceki yazılarımda Perakende ile Futbol arasında ki benzerlikleri yazmıştım. Bu yazı serisinde ise Perakende de taraftar personel yaratma ile ilgili İK uygulamaları, motivasyon çalışmaları vb.. şeylerden bahsedeceğim. 
Bu yazımda ilk Önerim;

MAĞAZALAR PERFORMANS (KPI) LİGİ

Amaç ; Mağazaları ölçülebilir kriterlerde (KPI) futbol lig sisteminde yarıştırarak çalışanların taraftar personel olması ve hedefe odaklanmasını sağlayarak bir heyecan ortamı oluşturmak. Bunu Şirket KPI'ları ile yaparak şirket KPI'larının gerçekleştirilmesine aynı zamanda katkıda bulunmak.
  • Mağaza sayısına göre ve istediğiniz süreye göre lig fikstürü oluşturmak. İdeali 3-5 aydır.
  • Fikstür sıralaması lig usulünde olduğu gibi puan ve gol sayısı dikkate alınarak yapılacaktır.
  • Her hafta, her iki haftada bir gibi sürelerde mağazalar birbirleri ile belirlenmiş KPI'lar üzerinden karşılaşır.
  • Ölçülebilir, her mağaza için eşit KPI'lar belirlenmeli yani büyük mağaza, küçük mağaza, cadde mağazası AVM mağazası gibi farklılıkları yüzünden KPI'lar değişmemeli örnek KPI'lar, Yok satma oranı, Etiket kontrol oranı, Hatalı Mal kabul oranı vb..
  • Her KPI bir gol demektir. Bu KPI ki rakamlar, rakibin rakamları ile karşılaştırılacak rakamı iyi olan mağaza bir gol atmış sayılacaktır. Örneğin Dört KPI'da rakamı iyi ise 4-0 , 2 kriterde ise 2-2 berabere kalacaktır.
  • Karşılaşma öncesi Mağazalar karşılacağı mağazanın KPI'larını ve kendi KPI'larını kontrol eder ve taktik geliştirir.
  • Karşılaşma sonucunda şirketin durumuna göre birinci veya ilk üç mağaza ödüllendirilebilir.
  • Belirli bir süreden sonra altta kalan mağazaların ligden kopmaması için bir sonraki ligde 2. küme oluşturulacağını söyleyip son ( Mağaza durumunuza göre ) mağazaların 2. lig mağazaları olarak anılacağını ve bir sonraki lige 2. ligde başlayacaklar diye söylenerek son maça kadar PERFORMANS LİGİ'ne asılması sağlanır.
Burada kurallar şirket İK ve Mağaza Yapısına, KPI ve beklentilere göre değişebilir.

Bu lige hoşluk katmak için ;
* Personel kıyafetleri futbolcu forması gibi hazırlanabilir. "Takımdaşlık için"
* Maç sonuçları açıklandığı akşamlar Mağazada coşkulu kutlama yapılabilir.
* vb..

"Hedeflerinizi paylaştığınız insanlar, hedeflerinize ulaşmanız ya da ulaşmamanız konusunda çok önemli rol oynarlar." Zig Zağlar


Ahmet KİK / Perakende Yönetim ve İK Danışmanı

Mağazacılık ve renkler..



Neden kırmızı, Neden lacivert..

Müşteriyi mağazaya çekmekten ürüne yönlendirmeye kadar uzanan bir çizgide yer alan renkler. Zemin renklerinden reyonda tanzim edilen ürünlerdeki dizaynlara kadar önemle planlanan renkler, günümüz mağazacılığında artık mağaza renkleri adıyla konuşulmaktadır.


Satınalma davranışlarının çıkış kaynağı ne olursa olsun müşteriler çekici bir ortamda
alısveriş yapmak isterler. Bu ortamın oluşturulabilmesi görme duyusuna renklerle hitap ederek başlar.

Renkler, duygusal ve fiziksel olarak bizleri sandığımızdan çok daha fazla etkileme gücüne sahiptirler; sakinleştirebildikleri gibi kızdırabilir, kalp atışlarımızı hızlandırıp açlık duygumuzu yönlendirebilirler.

Kırmızı İştah açar. O yüzden dünyadaki gıda firmalarının çoğu logosunda kırmızıyı kullanır. Kırmızı tansiyonu yükseltir, kan akışını hızlandırır.Aşağıda dikkat ederseniz, Fast foodlar patates kızartması rengini çağrıştırması için sarı rengide katmışlar.



Lacivert otoriteyi, verimliliği simgeler. O yüzden dünyadaki firmaların yarıdan fazlası logolarında laciverdi kullanır. Lacivert giyen kişiler kendilerini çok daha karizmatik ve inandırıcı hissederler. İnsanların üzerinde başarılı ve güçlü imajı bırakır.



Pembe Uyum ,neşe , şirinliğin ve sevginin simgesi. Rahat hissettiren ve dinlendiren bir renktir. Bu yüzden bazı büyük mağazalar tezgahtarlarına pembe üniforma giydirir ki, müşteriler kendilerini rahat hissetsin diye.

Yeşil doğanın ve baharın rengidir. Güven veren renktir. Yeşil yaratıcılığı körükler. Bu yüzden büyük lokanta mutfaklarında yeşil tercih edilir. Soğuk renk grubuna giren yeşilin bir başka özelliği ise zaman kavramı üzerindeki etkisidir. Özellikle dakikaların bize çok daha uzun geldiği bekleme salonlarında kullanıldığında geçen süreyi daha kısa algılamamıza yardımcı olacaktır.Bu nedenle kasa kuyruklarında, bekleme salonlarında tercih edilebilinecek bir renktir.



Günümüzde doğal ve çevre dostu olduğunu vurgulamak isteyen birçok mağazanın ortak noktası dekorasyonunda yeşil ve tonlarına bolca yer vermeleridir. En yorgun ve stresli anlarımızda kendimizi hep deniz kenarındaki yemyeşil bir yerde hayal ederiz. Düşüncesi bile bize ferahlık ve dinginlik verir. Günümüzde giderek popüleritesi artan “ekolojik ürünler” de doğallıklarını vurgulamak amacıyla en çok yeşil ve tonlarını tercih etmektedirler; çünkü bu renklerin bize hissettirmiş olduğu en temel duygu doğallıktır.

Siyah prestij, sofistike, gücü ve tutkuyu temsil eder.. Yukarıda dikkat ederseniz bir firma logosunda kırmızının yanında siyahı kullanmış


Renkler mağaza logoları gibi, Mağaza iç dekorlarında ve ürünlerin ambalajlarında müşterileri etkilemek ve satınalma gücünü artırmak için pazarlamacılar tarafından renkler özenli kullanılmıştır.

Süpermarketlerde, temizliği simgelemesi açısından çoğunlukla beyaz, kirli beyaz ve bej gibi natürel renkler kullanılmıştır.

Kansas Üniversitesi sanat müzesinde bir araştırma için, halının altını elektronik bir sistemle donatmışlar, duvar rengini beyaz ve kahverengi olarak değişebilir yapmıslar. Arka fon beyaz kullanıldığında, insanlar müzede yavas hareket etmiş,
daha uzun süre kalıp, daha fazla alanda dolaşmıslar. Arka fon kahverengiye döndüğünde
ise, insanlar müzede çok daha hızlı hareket edip, daha az alan dolaşmış ve müzeyi, çok daha kısa sürede terk etmişler.

Tıpkı müzelerde oldugu gibi mağazalarda da amaç, müsteriyi mağaza içinde daha uzun süre tutmaktır. Bu sebeple, natürel renkler süpermarketlerde sadece temizligi simgeledigi için değil, aynı zamanda müşterilerin mağaza içinde daha uzun zaman geçirmelerini saglamak için kullanılır. Mağazada daha uzun zaman geçiren müşterinin daha fazla alışveriş yapacağı tahmin edilir.

Hangi Bölümde Hangi Renk Kullanılmalı?

Canlı Renkler : Kırmızı, turuncu ve sarı (sıcak renkler); Mavi, yesil ve mor (soguk
renkler)
Cansız Renkler : Beyaz, kirli beyaz, bej, krem, Açık kahve, gri, siyah
Pastel Renkler : Pembe, seftali rengi (sıcak); Lavanta, açık mavi, açık yesil (soguk)

Gıda ve temizlik ürünleri bölümünde beyaz ve bej gibi natürel renklerin kullanımı yukarıda açıklanan sebeplerden ötürü dogaldır. Ancak günümüzde süpermarketlerde, elektronik eşyalardan mutfak eşyalarına, oyuncaklardan kıyafetlere, hatta mücevherlere kadar pek çok bölüm olduğu görülmektedir. Dolayısıyla, bu bölümlerde kullanılan fon renkleri veya sergileme araçlarının renkleri farklı olabilir. Kadın kıyafetleri genellikle canlı ve karısık renklerden oluştuğu için, fon rengiyle teşhirdeki ürünlerin renklerinin birbirine karışmaması açısından natürel renkler kullanılır. Soğuk renkler ev döşemesi ve erkek giyimi bölümünde tercih edilebilir. Erkek kıyafetleri genellikle kahverengi, siyah, lacivert gibi koyu renklerden oluştuğu için erkeksi ve ağırbaşlı olarak nitelendirilen soğuk renkler kullanılır. Sıcak renkler, çocuk giysisi, oyuncak ve elektronik eşyaları satan bölümlerde tercih edilir. Sıcak renkler çocuk giyimde ve oyuncakta heyecan verici ve eglenceli bir ortam yaratmak için kullanılırken, elektronik bölümünde ürünlerin pek çoğu küçük elektrikli aletlerden oluşur ve bunların göze çarpmasını saglamak için kullanılır. Pastel renkler ise kadın iç çamasırı ve mücevher bölümlerinde tercih edilir. Pastel renkler, ten ve saç rengine uyumlu oldugu için özellikle kadın iç çamasırlarının teshir edildigi reyonlarda kullanılırken, mücevherin kendisi parlak oldugu için mücevher satan bölümlerde pastel renkler kullanılır.

Bu örneklerden de anlasıldıgı üzere, genelde magazanın dekorasyonunda hakim olan renkleri ürünlerin türü belirlemektedir.

Bir mağazanın tümünde aynı renkler kullanılabilir.Bununla birlikte, psikoloji ve pazarlama alanında yapılan arastırmalar, farklı bölümlerde ürünlerin türüne göre degisik renklere yer verilmesinin, müsterilerin magaza içerisinde kalma süresini artırdıgını ortaya koymaktadır. Ancak bölümler arasındaki renk farklılıkları veya diger bir ifadeyle renk geçisleri oldukça yumusak olmalıdır. Renk geçişleri yumusak ise müsteriler fon renklerinin bölümler veya reyonlar arasında degisiklik gösterdiginin farkında olmadan istekle magaza içi ziyaretlerine devam ederler. Fakat renk geçisleri sert ise, müsteri magaza içerisinde bir köseden digerine zorla itildigi hissine kapılır.

Yararlanılan kaynak : Doç.Dr.Fatma Demirci OREL - Cukurova Universitesi

Süpermarketlerde satış ve teşhir için ipuçları

Süpermarketçilik son yüzyılda daha bilimsel yapılmaya başladı. Büyük firmalar müşteri analizleri yaparak, onları gözlemleyerek iyi bir satış yapmak için alışverişin anatomisini çıkardılar. Süpermarketlerde gördüğünüz herşeyin bir anlamı ve bilimsel bir tabanı var. Süpermarketler artık bir müşterinin 5 duyusuna hitap edecek satış tekniklerini kullanıyorlar. Mağaza içi yerleşim ve raf yerleşimleri, Mağazada çalınan müzik, Pasta imalat yerleri belirlenen sistemlere göre yapılıyor. İşte sizlere ilginç ip uçları.


  1. İşitsel : ( Mağaza içi müzik ) Canlı ama yavaş tempolu müzikler müşteriler üzerinde olumlu etki yaratıp alım kararını yönlendiriyor.Yani Canlı, hareketli müzik müşteriye mutluluk verirken yavaş temposu alışverinde reyonlarda yavaş gezmesini ve ürünlere daha dikkatli bakmasını sağlıyor.


  2. Koku : Pasta ve Unlu mamüler fırınlarının yaydığı koku açlık hissini canlandırıyor ve müşteriler Unlu mamülerden alışveriş yapmasalar bile bu açlık hissi onlara bisküvi benzeri hazır yiyecekler şeyleri almaya yönlendiriyor. Belirli zamanlarda yapılan pişirmeli tad panellerin mağazada yaydığı kokuda alışverişi teşvik ediyor. Mağazanın temizliğinde kullanılan özel bir koku bile müşterilere başka yerde aynı kokuyu duyunca aklına mağazayı getiriyor.. Özellikle zincir mağazalarda buna dikkat ediliyor.


  3. Tat : Tat-paneller alım kararını etkiliyor. Şarküteride, Kuruyemişte ve Unlu mamüllerde müşterilerin ürünleri tatması sağlanmalı.


  4. Dokunma : Hijyene ve ürüne dikkat edilerek bazı ürünlerde müşterilerin dokunması sağlanmalı, Özellikle türk tüketicisi dokunmadan almıyor.


  5. Görsel : Ürünü sade teşhir yapmak, Etrafınında fazla ürün olmaması o ürünün pahalı olduğu imajını verir. Halbuki aynı üründen yapılan yığma bir teşhir kafalarda ucuz imajı çağrıştırır. Büyük giyim mağazaların vitrinlerine ve iç teşhirlerine dikkat edin çok az ürün vardır. Bir diğer önemli hususta Reyon teşhirlerinde dizilen ürünler birbirini mutlaka tamamlamalı yani ;



  • Makarnaların yanına veya karşısına mutlaka ketçaplar, Mayonezler dizilmeli,onları konserve ve kavanoz ürünler takip etmeli.


  • Sıvıyağ grubunun yakınına bakliyat ve tencere tava grubu konmalı devamında yumurta teşhiri, sucuk çeşitlerinden kasap reyonuna geçilmeli.


  • Yüz bakım grupları bir arada olmalı ve birbirini takip etmeli, Şampuanların yanına,Saç fırçaları,Onun yanına diş fırçaları onun yanına diş macunları,onun yanına Traş ürünleri, Balsamlar,parfümler vb gruplar gelmeli yani mantık yüz bakım ürünleri bir arada olması ve bir ilgi sırası olması.


  • Çayların yanına veya karşısına şeker grubu konmalı devamına cornfleksler konulabilir


  • Çikolata ve benzeri ürünleri alt raflara koymalı ( Çocuk boyu ) Gençlerin tükettikleri grupları daha üst raflara konmalı


  • Erkek ürünleri mutlaka göz hizasına veya yukarı konmalı, Bayan ürünleri göz hizası veya daha aşağı raflara konmalı


  • Kuruyemiş reyonun yanında mutlaka içeçek gurubu olmalı.. Hemen onu pastahane veya unlu mamüller takip etmeli.


  • Sütlerin yanında veya karşısında corfleksler, Yine yakınında sütle hazırlanan hazır tatlı gurupları konmalı
Bu dizilimlerdeki amaç, müşterilerin bir ürünü alırken tamamlayıcı ürünleride ona hatırlatmak.

FARKLI İP UÇLARI :


  • Müşteriler mağazanın girişinin ilk 5 metresinde hiç bir ürüne veya nesneye dikkat etmezler. Bu alan aslında ölü alandır. Çünkü dış bir alandan farklı bir ortama girmiştir. Duyuları oraya hemen alışamaz, Göz içerinin ışığına alışır vb. O yüzden mağazalarda girişe genellikle meyve sebze reyonu konulur çünkü alışveriş listesinde kesin uğranılması gerek en önemli yerdir.

  • Orta teşhirlerin yükseklikleri ürünlerin kolay alınacağı seviyede olmalı ne yukarıda nede aşağıda olmalıdır. Normal seviye bel seviyesinin biraz üstüdür.

  • Dondurulmuş ürünler genellikle mağazanın çıkışına kasalara yakın yerlere konulur. Burdaki amaç ürün özelliği itibari ile alışverişini tamamlayan müşteri o ürünleri alıp çözülmeden evine ulaşmasının sağlanması.
  • Raf ürün diziminde dikkat edilecek en önemli noktalardan biride reyonların göz hizası dediğimiz rafların orta bölümleridir. Bu bölümler çok değerlidir. Çünkü alışverişin % 40'ı burdan yapılır. Alt raflar ve üst raflar alışverişte daha az kullanılan yerlerdir. Bu nedenler ürün teşhirinde kullandığımız dikey ve yatay teşhir sistemlerinde daha çok ürünü göz hizasına koymak istiyorsak dikey teşhir yöntemini daha çok kullanmalıyız. Fakat yatay teşhir sistemide ürün gruplarına göre kullanılmalıdır.

MAĞAZA MÜDÜRLERİNİN SORUNLARI


Bence perakende zincir mağazacılığın en kilit pozisyonu Mağaza Müdürlüğüdür. Bir Mağaza Müdürü Perakendeci için çok önemlidir. O Mağaza Müdürü Perakendecinin başına bir sürü çözülmesi zor sorun açabilir. ( Yasal ve satış süreçlerde duyarsız kalarak, müşteri ve ürün yönetiminde ki zafiyetleri sonucu ciro kaybı vb.. )
Perakendeci ise bu kadar kilit pozisyona milyonluk mağazalarını, çalışanlarını ve müşterilerini emanet eder. Ve ondan Parasını, Ürünü, İnsan Kaynağını, Müşterisini ve diğer varlıklarını yönetmesini ve bunun sonucu olarak iyi bir kar, minimum gider, Müşteri memnuniyeti sağlayarak artan bir müşteri sayısı ve sürdürebilir bir başarı bekler.
Peki onun karşılığında Mağaza Müdürüne ne verir. Ücret? , Eğitim?, Kariyer?, Sosyal İmkanlar? , Değer ?
Sektörde ücret çarkı o kadar adaletsizdir ki, Nerede ise İK Politika eksikliğinden kendi personeline yakın veya biraz fazla ücret alırlar. Bu neden ile tecrübeliler belli bir zaman sonra mutsuz olup ayrılmaya ve perakendeciler artan personel maliyetlerinde yeni altan yetişen adaylara daha az ücret vererek aynı işi yaptırmaya veya dışarıdan düşük ücrete veya yüksek ücrete kurumu tanımayan Mağaza Müdürü alıp çalışırlar. Bu meslekte tecrüben ve maliyetin arttıkça iş riskin artar. Oysa ki bir şirketin başarısı için Mağaza Müdürlüğü pozisyonunda personel devir hızı çok düşük olması gerekir.
Eğitim ise Perakendecinin inandığını söylediği bir şeydir. Eğitim şart der ama eğitim vermenin gereksiz olduğunu da düşünür, Ben eğitim veriyorum sonra gidiyorlar der. Eğitimin sahaya yansımasını ölçemediği için eğitimin çokta gerekli olmadığını düşünür. Halbuki hızlı personel devir hızı alttan yeni yetişen adaylar yeteri derecede hazır olmadan görev alırlar ve hata yapmaya çok meyillidirler. Hele şirkette terfi politikası yoksa veya oturmamışsa haksızlıklar çok olur veya personel öyle olduğunu düşünür.
Sosyal imkanlar nerede ise yok denecek kadar azdır. Yazın pikniğe götürmek, ramazanda yemeğe götürmek ile sınırlıdır. Oysa o mağazasının sahibidir. Onun motivasyonu işe direk yansır.
Değer kısmı ise; yılların tecrübesine dayanarak ( istisnaları dışında tutarak ) bölge satış müdürü veya patronun iki sözü ile kapıya bu kadar yakın olan bir başka meslek daha yoktur. Görev icabı çok detaylı bir iş olan perakende de karşısındaki ile çalışmak istemeyen kimse yani açık aramak isteyen mutlaka bulur. Hele zincir mağaza ise o mağazadan bu mağazaya yapılan tayinler ( hiçbir ekonomik ve kişisel etkenler göz önüne alınmadan yapılan ) Mağaza Müdürleri için tam bir ömür törpüsüdür. ( Büyüme endeksli tayinler hariç )
En büyük sorunlarından biride çalışma koşulları ve şartlarıdır. ( Uzun çalışma saatleri, İptal edilen haftalık izinler, Yıllık izinini bile kullanamama ) Bölge müdür ve patron hep mağazada olsun ister, telefon açınca ulaşayım. Unutmayın onunda sizin gibi bir ailesi ve hayatı var. Kişilerin özel yaşamlarına zaman ayırmalarına fırsat tanıyın. Sürekli iş iş körlüğüne yol açar. Başarısız dedikleriniz belkide bu yüzden hata yapıyorlar.
Bölge Müdürü/ Patron'nun ciro, hedef baskısı. Yönettiği mağazada ki 3. Şahıslar ( tedarikçi, yer sahibi, resmi kurum temsilcileri vb.) ve çalışanlar ve genel müdürlük departmanları ( İnsan kaynakları, pazarlama, mali işler, kategori vb..) ile olan iletişim yoğunluğu , stresi ve gelecek kaygısı ile Milyonluk mağazayı yönetmeye çalışan Mağaza Müdürü bence sektörde hala hak ettiği değeri bulamamıştır.
Artan rekabet ve modern mağazacılık Mağaza Müdürünün önemini daha çok ortaya koydukça inanıyorum bu mesleğin itibarı daha çok artacak, Perakendeciler iyi mağaza müdürlerini kaybetmemek için her şeyi düşüneceklerdir.
Mağaza Müdürlerinden memnun olmayan ve değiştirmeyi düşünen perakendecilere ( çoğu böyle düşünüyor eminim ) tavsiyem vermeden almak Allah’a mahsustur. Siz önce verin ( Değer, eğitim, ücret, sosyal haklar ) inanın karşılığını alacaksınız.
Ahmet KİK - 2017

Perakende Stratejiniz yok mu?


Stratejisi olmayan perakendeciler yavaş yavaş yok olmakta, rastlantılar ve şans faktörü ile büyümeler, kazanılan paralar kaybedilmekte. Perakendeciler kendilerine çıkış yolları aramaktadırlar.

Peki Strateji nedir ? Neden yapmalıyız? Ve bize sağlayacağı faydalar nelerdir ?Bilim adamlarının uzun uzun  kitabi tanımlarını toplayıp kısaltığımızda Perakende de Strateji  “ Aynı müşteriye, rakiplerine göre farklı yararlar sunma  “ diyebiliriz.Ama daha detaylı bir tanım isterseniz, Andrews’in “ İşletmenin hangi işi yaptığını veya yapmak istediğini: ne tür bir işletme olduğunu veya olmak istediğini tanımlayan amaç, hedef ve görevlerin tümü ve bunları gerçekleştirmek için gerekli yöntemlere verilen addır” diye tanımlayabiliriz.

Strateji aslında yönetmek ile ilgilidir. Stratejileri yönetmek için  liderler gereklidir. Belirlenen stratejiler planlanır. Planlama ise onun yol haritasını belirlemektir. Planlanan stratejik adımlar uygulanır ve sürekli kontrol edilir. Uygulama onu hayata geçirmek, kontrol ise onun sürekli nefese almasını sağlamaktır.

Yapılan araştırmaya göre Türkiye’ de her 20 şirketten sadece birinin stratejisinin olduğu ve etkin kullandığı belirlenmiştir.

Peki  stratejimizi nasıl belirleyeceğiz ? Perakende Stratejimizi belirlerken ilk başlangıç sorularımız 5N 1K’ya uygun olmalıdır.Benim Stratejim Nedir ?• Bu stratejiyi Niçin oluşturmalıyım ?• Stratejim Ne zaman oluşturulacak ve hangi zaman dilimlerini kapsayacak ?• Oluşturduğum strateji ile Nereye ulaşmayı hedefliyorum ?• Stratejiler Nasıl oluşturulacak ?• Stratejileri Kimler tarafından oluşturacağım ?

Perakende şirketi Genel Stratejisi belirledikten sonra, buna bağlı Pazarlama ( Marka vb..) , Kategori ( Ürün, özel markalı ürün vb.. ) Satış ( Fiyat vb..) ,Büyüme( Mağazalaşma vb..),  İnsan Kaynağı vb konularında ana strateji doğrultusunda alt stratejiler belirlemelidir.

Örneğin Yerel Perakendecilerin uyguladıkları 6 temel strateji  Kişisel hizmetler, ucuz fiyatlar, farklı tedarikçiler, uygun fiyatla alım, sürümden kazanma ve hız… İşte bunlar onların başarısının sırrıdır.

Ulusal perakende ise 2017’de Stratejilerini daha önceki Agresif büyüme yerine, Sağlıklı Büyüme ve Verimlilik üzerine kurgulamış durumdadırlar.

Unutmayalım ki “Esen aynı rüzgarla; bir gemi doğuya gider, diğeri batıya… Hangi yöne gidileceğini belirleyen rüzgar değil, yelkendir” Ella Wheeler Wilcox

Perakende'de yeni iş modeli " Ne vereyim Abime?"



Perakende de hipermarket ve belirli ürün gurubunda uzmanlaşan perakendeciler dönemi bitti. Büyük metrekarelerde ekmek’den araba satmaya kadar varan 10.000 m2’lerde hipermarketler dönemi, uzmanlaşmış perakende zincirleri çıktıkça iş yapmamaya başladılar. Kendi içlerinde küçülerek ortalama 3.000 metre kare mini hipermarketlere döndüler.

Belirli ürün grubunda uzmanlaşan perakendeciler ise hızlı büyüme ve yoğun rekabetten etkilenerek cirosuz ve karsızlaşarak bu durumdan bir çıkış yolu bulmaya çalıştı.

Yeni bir model oluştu. “NE VEREYİM ABİME” Satış metrekaren varsa herşey satabilirsin. Bu işin çivisini çıkaran gıda marketçileri gıda dışı gruplarını çoğaltınca. Örneğin Okul sezonunda iş yapan kitapçılar, kırtasiyeciler, kıyafetçiler marketlerde bu işin yapılmaya başlaması ile büyük satış kayıpları yaşamaya başladılar. Daha sonra da perakendenin yoğun rekabetinde ayakta kalmaya çalışan uzman marketlerde bu işe soyundu artık okul sezonunda kasaplarda bile okul çantası satılır hale geldi.

Teknoloji uzmanlığı olan Teknosa Oyuncak ürün grubuna girdi, Gıda ve gıda dışında belirli bir ürün grubuna hizmet veren BİM ve A101 teknoloji, oyuncak, yapı market ürünleri grubuna girdi. English home çocuk eğitim, oyuncak ve tekstil işine girdi.

Bence burada perakendecilere, marka konumlandırıcılara, pazarlamacılara, tedarikçilere, perakende derneklerine ve devletin perakende den sorumlu yöneticilerine büyük iş düşüyor.

Serbest rekabet perakende de alta kalanın canı çıksın deyip, alt alta üst üste mağaza açılmasına, herkesin her malı satmasına göz yumulmasına evet mi diyeceğiz. Yoksa perakendenin de belirli kurallar var mı diyeceğiz?

Perakendecinin rakibinin cirosundan pay kapmasını anlarım da, rakibi olmayan perakendecinin cirosunu düşürmesini anlamam.

Böyle giderse Kitapçıdan sucuk, Yapı marketten kahvalltılık, teknoji marketinden yatak örtüsü, Ayakkabıcıdan kitap alacağız...

Perakendecilere iki sağlam nasihat


Birinci nasihatim; Satın alarak büyüme, doğal büyü

Son 10 yıldır yazılarımda hep yer versem de hala görüyorum ki çoğu perakendeci satın alarak Perakendecilere iki sağlam nasihat büyüme peşinde. Hadi 3-5 mağaza satın almayı anlarımda 30 - 50 – 100 -200 Mağazalı satın almaları, kendi bünyesi kadar veya daha büyük olanları hiç anlamıyorum.

Söyle tarihinize baktığınızda hiçbir firmaya bu birleşmeler yaramamış aldıkların mağazaların yüzde 60’ı yakını bir yıl içinde kapatmış, diğer yüzde 25’e yakını kambur olarak kalmış yüzde 15 ile ticaret yapmaya devam ediyorlar.

Birleşmeler bünyeye uymamış, alerji yapmış olan bütün sistemler bozulup alarm vermeye başlamış. Personel yeni bünyeyi kabullenememiş. Müşteri kabullenememiş. Büyüme esnasında ise kendi bünyesi bakımsızlıktan zayıflamış.

Hele bu birleşmeler yüksek sayıda mağaza ile yapıldığında bu durum Perakendecilerin Acil servise kaldırılmalarına kadar gitmiştir.

Sağlıklı büyüme için, doğal yollardan beslenin

İkinci nasihat; Kendini tanı, neysen o ol!

Hipermarketler, süpermarketler discount, discountlar süpermarket açıyorlar, açtıklarını sanıyorlar bu anlamsız gidiş nereye?

Ulusal olma çabası ile başka şehirlere açılma çabası ne boş çaba ulusal olma maddi, manevi maliyetine hazır mısın?

Taşrada güçlüsün İstanbul’da ne işin var? İstanbul kurtlar sofrasına oturup karnını doyuran gördün mü? İstanbul da ki kurtlar aç, taşraya inerken senin yerinde güçlü olman lazım.

Geriye dönüp bir tarihe bakın, bu yazdıklarımı yapan küçülen, kapatılan şu anda zor durumda olan marketleri görebilirsiniz.

Değerli Perakendeci kardeşim; 

Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol…

Ama bu nasihatlerime gerek kendi özgüveni ile gerekse çevresindeki pof pofçuları sayesinde hala ben bu işi iyi biliyorum, 40 yıldır baba işimiz, biz bu işin kitabını yazdık diyenleri de duyar gibiyim.

Onlara da şunu söylemek istiyorum; Perakende Mezarlığı böyle düşünenlerde doldu taşıyor.

Saygılarımla,