Perakende'de yeni iş modeli " Ne vereyim Abime?"



Perakende de hipermarket ve belirli ürün gurubunda uzmanlaşan perakendeciler dönemi bitti. Büyük metrekarelerde ekmek’den araba satmaya kadar varan 10.000 m2’lerde hipermarketler dönemi, uzmanlaşmış perakende zincirleri çıktıkça iş yapmamaya başladılar. Kendi içlerinde küçülerek ortalama 3.000 metre kare mini hipermarketlere döndüler.

Belirli ürün grubunda uzmanlaşan perakendeciler ise hızlı büyüme ve yoğun rekabetten etkilenerek cirosuz ve karsızlaşarak bu durumdan bir çıkış yolu bulmaya çalıştı.

Yeni bir model oluştu. “NE VEREYİM ABİME” Satış metrekaren varsa herşey satabilirsin. Bu işin çivisini çıkaran gıda marketçileri gıda dışı gruplarını çoğaltınca. Örneğin Okul sezonunda iş yapan kitapçılar, kırtasiyeciler, kıyafetçiler marketlerde bu işin yapılmaya başlaması ile büyük satış kayıpları yaşamaya başladılar. Daha sonra da perakendenin yoğun rekabetinde ayakta kalmaya çalışan uzman marketlerde bu işe soyundu artık okul sezonunda kasaplarda bile okul çantası satılır hale geldi.

Teknoloji uzmanlığı olan Teknosa Oyuncak ürün grubuna girdi, Gıda ve gıda dışında belirli bir ürün grubuna hizmet veren BİM ve A101 teknoloji, oyuncak, yapı market ürünleri grubuna girdi. English home çocuk eğitim, oyuncak ve tekstil işine girdi.

Bence burada perakendecilere, marka konumlandırıcılara, pazarlamacılara, tedarikçilere, perakende derneklerine ve devletin perakende den sorumlu yöneticilerine büyük iş düşüyor.

Serbest rekabet perakende de alta kalanın canı çıksın deyip, alt alta üst üste mağaza açılmasına, herkesin her malı satmasına göz yumulmasına evet mi diyeceğiz. Yoksa perakendenin de belirli kurallar var mı diyeceğiz?

Perakendecinin rakibinin cirosundan pay kapmasını anlarım da, rakibi olmayan perakendecinin cirosunu düşürmesini anlamam.

Böyle giderse Kitapçıdan sucuk, Yapı marketten kahvalltılık, teknoji marketinden yatak örtüsü, Ayakkabıcıdan kitap alacağız...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder